Doğa ile ilgili sözler – Resimli ve Ünlü İçerikler

Editörlerimiz sizler için doğa ile ilgili sözler serisinin ilk içeriğini hazırladı. Birbirinden farklı ve anlamlı doğa sözleri burada sizlerle. Sizde eklemek istediğiniz doğa sözlerini aşağıdaki yorum kısmına yazabilirsiniz.

doğa ile ilgili sözler
doğa ile ilgili sözler

Doğa bizi aldırmadığı için, kendimizi doğanın içinde huzurlu hissederiz. NIETZSCHE

Doğa ile ilgili sözler

doğa ile ilgili sözler
doğa ile ilgili sözler

Doğa insansız yaşayabilir ama insan doğasız yaşayamaz..

blank
doğa ile ilgili sözler

Doğadan ayrı kalmak, mutluluktan ayrı kalmaktır.

blank
doğa ile ilgili sözler

Doğa sustuğu zaman, insan konuşur..

doğa ile ilgili sözler
doğa ile ilgili sözler

Doğa, anlamasını bilene ibret, yararlanmasını bilene kuvvettir.

doğa ile ilgili sözler
doğa ile ilgili sözler

Hiçbir resim, her gün gördüğümüz tabiat tablosu kadar güzel olamaz.

resimli doğa sözleri
resimli doğa sözleri

Doğaya tam itaate, zorlanma yoktur..

resimli doğa sözleri
resimli doğa sözleri

Doğanın en güzel armağanı onu gözlemlemek ve gördüklerimizi anlamaya çalışmak için bize ilham vermesidir. -Einstein

blank
resimli doğa sözleri

Akciğerlerimin hava, dağlar, ağaçlar, insan manzaraları ile dolduğunu hissettim. Mutlu olmak ite budur..

blank
resimli doğa sözleri

Ünlülerin Doğa İle ilgili Sözleri

  • Honore de Balzac : Doğaya olan aşk, insanın ümitlerini boşa çıkarmayan tek aşktır.
  • Paul Ehrlich : Doğa insan olmadan da gayet güzel yaşar; ama insan doğa yok olduktan sonra yaşayamaz. 
  • Kızılderili Atasözü : İnsanlar son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra, paranın yenemeyeceğini anlayacak.
  • Goethe : Doğa! En küçük bir çaba harcamadan ve mükemmel bir kusursuzlukla en basit maddeden son derece farklı şeyler yaratıyor; hepsinin üzerine de ince bir tül örtüyor. Yarattığı her bir parçanın kendine has özellikleri, her bir durumun ayrı açıklaması var ama sonuçta hepsi birlikte bir bütünü oluşturuyorlar.
  • Ali Duran : Çiçekler ki, güzelliğin simgesidir; yaşamın, umudun ve sevincin en net ifade şeklidir. Çiçekler ki, gönüllerin dilidir; rengârenk, burcu burcu, sevgi, ask ve hatıralarla doludur.
  • Richard St. Barbe Baker : Bir ulusun gerçek zenginliği, ağaç örtüsüyle ölçmek oldukça kolaydır.
  • Nazım Hikmet : Yaşamak! Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim!
  • Victor Hugo : Hepimizin bir annesi vardır: Adı Toprak.
  • Aşık Veysel : Orman yurdun öz evladı ormansız yok dünya tadı.
  • John Ray : Ağaç meyvesinden bilinir, yaprağından değil.
  • Fransız Atasözü : Güzellik, doğanın kadınlara verdiği ilk armağan, aynı zamanda geri aldığı ilk şeydir.

Devam Ediyoruz..

  • Peter F Drucker : Bir nokta açıktır: Dünyamız emin ellerde değildir Yeni dünya düzeni yeryüzünü ölüme mahkum etmiştir.
  • Friedrich Nietzsche : Doğa bize aldırmadığından, doğanın ortasında kendimizi öyle rahat hissederiz ki.
  • Franklin Roosvelt : Bir milletin medeniyet seviyesi, üzerinde yaşadığı toprakları ağaçlandırmasıyla ile doğru orantılıdır.
  • Andre Theuriet: Vatanın kalbi ormanların derinliklerinde saklıdır, ormansız bir millet ölmüş bir millet olduğunu unutmayın..
  • Doğa insanların ihtiyacını karşılayacak bir kaynak topluluğu olarak görmek çevrenin yok olmasına davetiye çıkarmak demektir.
  • Marcel Proust : Ağaçlar geçmişi, geleceğe bağlarlar, size sabrı ve sukuneti öğretir, beraber yaşamanın, birbirine faydalı olmanın zevkini aşılar.
  • Wolfgang Van Goethe : Dağlarda hayat, düzlüktekinden daha insancıl ve güzeldir. Halk birbirine daha yakındır, istenirse de daha uzak, ihtiyaçlar da daha az ama daha zorunlu bir hal alır.
  • Mary Mellor : Yeryüzü basitçe insanoğlu için bir erzak deposu ve çöp kutusu olmadığını kavramalıdır. Yeryüzünün felaketimiz pahasına göz ardı ettiğimiz kendi gereksinimleri ve dinamiği vardır.
  • Hüseyin Rahmi Gürpınar :Her ferdi, hatta her topluluğu, hoşlandığı yem ile avlarlar.
  • John Bennet: Doğaya nefretle davranan toplumlara da insanlar arasındaki ilişkiler de nefret dolu oluyor.
  • Ralph Waldo Emerson  : Doğa ve kitaplar, onları görebilen bütün gözlere aittirler.
  • M. T. Cicero : Biz, sadece doğayı örnek alırsak asla yanılmayız.
  • Thales : Her şeyin prensibi sudur; her şey sudan gelir ve tekrar suya geri döner.
  • Aristoteles : Doğa, gençlere güç, yaşlılara ise ilham verir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR : DAHA FAZLA GÖRSEL İÇERİK BURADA SİZLERLE

Peki Doğayı Ne Kadar Koruyabiliyoruz?

Modern teknolojimiz ve senelerdir süren maalesef doğaya sürekli zarar veriyor. Herkesin bildiği gibi sadece tek bir gezegenimiz var; Dünya. İhtiyaç duyduğumuz oksijeni, suyu ve besini gerçekleştiren bu gezegen sayesinde zenginliğimizi ve hayatımızı devam ettirebiliyoruz. Fakat Dünya’nın kaynakları sandığımız gibi sonsuz değil. Gezegenimizin tabiatı son derece titiz ve hassas dengeler üstüne inşa edilmiştir. Soluduğumuz havadaki oksijen, karbondioksit ve azot miktarlarında yaşanacak ufak değişimler bile Dünya’daki hayatı sonlandırabilir. Bu derece hassas olan dengelere bağlı olan hayatın devamlılığını garanti altına alabilmek için tabiatın korunması ve hayat alanlarının dikkatli şekilde belirlenmesi her şeyden önemli.

Bildiğiniz gibi ağaçlar havadaki karbondioksiti çekerek dünyaya oksijen sağlar, bu sayede soluduğumuz havanın bileşen dengesini sağlamaya yardımcı olur. Ormanlık alanlar ve ağaçlık bölgeler, hava kalitesinin en iyi olduğu alanlar olduğu aşikâr. Aynı şekilde ağaçlar ve köklü bitkiler, toprağın sabit kalmasını sağlar ve heyelan gibi çökme ve kaymaları engeller. Doğanın korunması sadece bitki örtüsü ile sınırlı değildir. Su kaynaklarının korunarak olası olan en etkin şekilde kullanılması ve denizlerin korunması hayati bir önem taşır. Yağmur ve kar sularından faydalanmayı maksimize ederek barajlarda birikmelerini sağlayacak altyapılar inşa edilmesi, şehrin su ihtiyacını halihazırda var olan kaynaklarla gidermesine oldukça fazla faydası olacaktır.

Doğa Konusunda Ne Kadar Bilinçliyiz?

Tabiat hepimizi bir ana gibi bağrına basmış; üstündeki canlı, cansız hiçbir zenginliği bir evlat misali birbirinden ayırmadan hem de her birine ayrı bir güzellik katarak, öylesine görkemli öylesine görkemli… Mücadeleye devam ettiğimiz bu hayat, büyük balığın ufak balığı tuttuğu bir sahnenin; oyuncuları farklı olsa da, rolleri birbirine benzer bir piyesi gerçekten değil mi?

Tabiatımızı ne de güzel yaratmış yaratan; büyüklüğü, yıkılmazlığı, erişilmezliği, kuvveti simgeleyen dağlarımız, hayat kaynağımız aydınlığımız güneş, bizi üstünden geçindiren ve geri dönüşümüz olan toprak, pek çok canlının yaşadığı ayrı bir merkez olan insanın geçim kaynağı, görüntüsü şiirlere konu olacak olan denizler vs. daha sayamadığım pek çok güzellik içinde mevcut…

Doğaya Nasıl Etki Ediyoruz?

Doğanın korunması husussu ile ilgili son dönemde meydana çıkan en enteresan terimlerden biri de karbon ayak izi olarak geçiyor. İnsanlar, oluşumlar ya da topluluk tarafından etrafa verilen zararın ölçüsü olarak özetlenebilecek bu terim giderek daha çok bilinirlik kazanıyor. İklimimizde yaşanan değişikliklerin esas sebebinin sera gazları bulunduğunu biliyoruz. Kısaca özet geçecek olursak gerek görülürse sera gazları, atmosferde tespit edilen ve ısı tutma özelliğinde olan bileşenlerdir. Güneş ışınları gezegene ulaştığında hava aydınlanarak ısınır; ışık kırılır ve atmosfere yeniden yansır. Evet atmosfere salınan sera gazları ısıyı kendi içinde hapseder ve bununla beraber sıcaklıklar giderek yükselmektedir. Bu döngüye ise sera gazı etkisi adı verilmektedir

Neler Yapabiliriz?

Evlerde, üretim tesislerinde ve ulaşımda natürel kaynaklardan elde edilen enerji kullanılması ile karbon ayak izinin ciddi şekilde azaltılması olasıdır. Güneş enerjisi ile elektrik üretimi, bunun en güzel örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Evet gelecek nesillere yaşanabilir ve sürdürülebilir bir hayat bırakmak için her bireyin doğaya elinden geldiğince duyarlı olması gerekmektedir. Doğanın korunması, bütün bu bileşenler ışığında karbon nötr bir hayat tasarlamak ve etrafımızdakileri de bu hususta bilgilendirmek oldukça önemlidir.

Genellikle büyüme çağında olan çocuklarımız için tabiat ve hayvan sevgisi aşılamak, ağaçların ve natürel kaynakların önemini anlatmak; tabiat bilincine sahip nesiller yetiştirmemiz oldukça hayati bir meseledir. Gezegenimizin bize sunmuş bulunduğu rüzgâr, güneş ve suyun etkin şekilde kullanılması ile elde edilecek enerji; ülkeleri hiçbir zorluk çekmeden destekleyebilecekleri düzeydedir. Doğaya ve etrafa zarar vermeden çağdaş hayatlarımızı sürdürmek için gençlerimizin de bu alanlarda bilgilendirilmesi oldukça mühimdir.

Dünyadaki Popülasyon Artışı Sorunları Beraberinde Getiriyor

Gittikçe yükselen nüfus sayısı ile birlikte gelen ihtiyaçlar, tabiatımıza karşı yapılan en büyük kötülükleri beraberinde getiriyor. Yeni yerleşim yerleri inşa etmek ve giderek artan ulaşım sorunlarını halletmek amacıyla dağların yok edilmesi, hesapsız derin kazılan yol çalışmaları sebebiyle katledilen pek çok canlı… Evet maalesef insanın faydasına olan her şey insan tarafından tüketilmeye ve yok edilmeye devam ediyor ve uzun bir süre daha devam edecek gibi. Özellikle denizler ve okyanuslar.. Kenarlarında kurulan yerleşim merkezleri, endüstri tesisleri arttıkça kirlilik de bir o kadar artıyor. Gemilerin verilen zararlar saymakla bitiremiyorum. Balıklarımız pek çok su ürünümüz yok olmaya devam ediyor.

İnsanı insan yapan değerlerimizi, evet bizi biz yapan değerlerin başında doğruluk, dürüstlük, merhamet, mertlik vb. davranışlarımızı, diğer hiçbir canlıda olmayan aklımızı bilincimizi iyi ve güzele kullanmak, aksini yapanları uyarmak hepimizin bir borcu gerçekten. Sesimizi duyurmalıyız ki, tabiat bizi kucaklasın ve tabiata kendimizi affettirelim.

Doğayı Kurtarmak Bizim Elimizde

Geri kazanım her yönüyle ülke ekonomisine katkılar gerçekleştiren, etraf kirliliğini engel olan natürel kaynaklarımızı koruyan çok yönlü bir işlevdir. Geri kazanımı daha iyi kavrayabilmek için atığın ne bulunduğunu iyi bilmek lazım. İhtiyaç duymadığımız her türlü madde atık olarak tanımlanabilir. Kullanım vakit dolmuş olan bu maddelerin makul bir şekilde ortadan kaldırılması gerekmektedir. Geri kazanım ise yeniden tüketimi da içine alan atıkların özelliklerinden yararlanarak diğer ürünlere ve enerjiye dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir.

Savaş, şuursuz tüketim gibi değişik nedenlerden ötürü meydana çıkan kaynak problemleri geri dönüşüme gereksinim duyulmasına niçin olmuştur. Bugün dünyada 7 milyardan çok insan hayatını devam ettirmektedir. Bu insanların her birinin değişik gereksinimleri bulunuyor ve şunlar esas olarak natürel kaynaklar kullanılarak karşılanmaya çalışılmaktadır. Fakat insan gereksinimleri için sarf edilen bu kaynaklar sayısız olmayıp dikkatli bir şekilde kullanılmaz ve şuursuzca israf edilirse bir gün netlikle tükenecek ve insanlık sıkıntıya girecektir.

Her şeyden Önce Farkındalık Sahibi Olmalıyız

Bu durumun farkına varan büyük ve ilerlemiş ülkeler kaynak israfını önlemek, meydana çıkabilecek enerji krizleri ile baş edebilmek için atıkların geri kazanılması ve yeniden kullanılması gerekliliğini kavramış, bundan dolayı, bazı detaylı yöntemler aramış ve geliştirmişlerdir. Daha II. Dünya savaşı esnasında birtakım devletler ülke genelinde kampanyalar düzenlemişler, vatandaşlarını metal ve fiber maddeleri toplama husussu ile ilgili teşvik etmişlerdir. Bugün çoğu ülkede geri kazanım ya da dönüşüm fonksiyonu yurtseverlik anlayışında mühim bir yere sahiptir. Ülkemizde vatandaşlarımız geri dönüşüm husussu ile ilgili yeterli şuur düzeyine ulaşamamış olduğu aşikar.

Ülkemizde Durum Nasıl?

Türkiye’de insan başına düşen katı atık, senede ortalama 584 kg civarı. Birey başına günde 0,6 kg evsel ve 1,0 kg belediye atığı çıktığı istatiksel olarak hesaplanmıştır. Evet bu değerler her sene biraz daha artmaktadır. Belediyelerin verilerine bakacak olursak, bu sene 13 milyon ton evsel ve 20 milyon ton belediye atığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sadece İstanbul’da bir günde imal edilen atık miktarı 15.000 ton civarıdır. Fakat bu atıkları yeteri kadar usulüne makul bir şekilde ortadan kaldırmak ya da herkesin bildiği daha da mühimi geri dönüşebilir olanları yeteri kadar değerlendirmek ise gerektiği konusunda yeterli bilinç kimsede yok desek abartmış olmayız. Bu atıklar ya yakılmakta ya da dolgu alanlarına boşaltılmaktadır. Dolgu alanlarına boşaltılanlar her geçtiğimiz gün kıymetli sahaları işgal etmekte, yangın ve patlamalar gibi olaylara şahit olmaktayız. Diğer taraftan etraf kirliliğine ve dolaylı olarak ekolojik dengenin bozulmasına bölge hazırlamaktadır. https://www.goodreads.com/quotes/tag/nature https://parade.com/1034896/marynliles/nature-quotes/ https://www.countryliving.com/life/entertainment/g18924890/nature-quotes/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir